Blogger Widgets

21 Ağustos 2012 Salı

Bayram Sonrası Çarşambası :(

bugünü pazartesi sanarken kesin ve ani bi cümle ile hayallerim yıkıldı... günlerden hangisi bilmemeyi özledim derken  2 gün tatil görünce bu kadar kendimi kaybedeceğimi düşünmemiştim.... ablam bugün SALI dedi, inatlaştım, hayır pazartesi dedim... ama cep telefonuma bakınca dank etti gözüme yumruk gibi... yarın iş vardı... İŞŞŞŞŞŞŞŞ......


hala o tranvayı atlatamadım... uyumak istemiyorum sabah olmasın diye ama saat 23: 51 püf yaaa...

sümüklü FIRAT gibi 'sıç-bok, sümük, popo... ' diyesim geldi, dedim de sanırsam... :o

işe gitmek istememek günah ki.... Allah'ım sen koru, dinimiz amin...... ehe ehe......


18 Ağustos 2012 Cumartesi

MASTER OF....

Master of hayatı erteleme, anı kaçırma, kendine güvenmeme, karasızlık, iradesizlik, sucu kendinde arama vs....

o geçsin sonra, bu olsun öyle derken geçti güzelim yıllarım... istediğim bi şey var hayatta, bunu dile getiridiğim dakkalarda isteğim için uğraşsaydım 10 kez bu amaca ulaşmıştım....

ooff off.... ertelemelerimin birini artık sonlandırma kararı aldım ve uyguladım.... İzmir'ime gidiyorum 5-6 yıl üstüne... yıllar geçti bi çok şey değişti... ama iki gün önce uçak biletimi aldım haftaya ordayım... huzurun yıllardır zirve yaptığı siteme gidiyorum... yalnız olacağım, belki yakın bir arkadaşım bi kaç gün bana eşlik edecek....  çok özlediğim insanlar var orda onlarda beni yalnız birakmıyacak sanırım :)

çok güzel uçsuz bucaksız tatiller geçirdim izmirde... o yüzden çok severim orayı... hayatımın bir döneminde orda yaşamak bile istiyorum ara ara....

kuzimle çok eğlenceli zamanlarım oldu... denizi, güneşi, site gençliği, biraz kuşadası, biraz çeşme, biraz izmir derken  zamanın nasıl geçtiğini anlamaz ayın kaçı, günlerden hangisi bilmezdim... denizi harikadır. en son iki samimi arkadaşımı da alarak gitmiştim siteye ve çok eğlenmiştik...

gene oralar beni bekler... arkadaşlar teker teker aradı, bu sene gel hadi özledik diye... inşallah huzurlu sakin bi hafta geçiririm... buna çok ihtiyacım var. işten o kadar bunaldım ki son hafta asabiyet fışkırdım... işsiz, güçsüz olmak da sıkıntı belki ama bi kaç ay bana kimse dokunmasa dertsiz, tasasız sadece kendimle ilgileneceğim bi dönem olsa... bu kadarı olmıyacak sanırım...

tatil programı konusunda çok kötüyüm...  millet aylar öncesinden hazırlıyor tatil planlarını... insan  o günü bildiği için o güne ulaşma ümidi ile çalışyor. ben ise son dakka... bu nedenlede ne zaman yapacam şu tatili diye diye bunala bunala çalışıyorum....

hayat buymuş sanırım yılda 2 hafta tatil ki bu 15 günü de aynı dönemde alamıyorum... ya ne için yaşadığımızı sorgulamaya başladım son bi yıldır... galiba gençlik isteği bitti bu düzen için... dannn diye gerçek hayatın ta kendisini tanıdım... tamda dann değil, sindire sindireeeee...

bi süre hiç bişe düşünmek istemiyorum iş ile ilgili...

artık bi kendimi İzmir'e atayım tatilin içini orda dolduracam inşallah... 6 yıl dile kolay, bakalım uzun yıllardır görmediğim insanlar ne kadar değişmiş... beni görünce şok olacaklar :) :(






12 Ağustos 2012 Pazar

SEVERMİŞİM YAĞMURU

Kurban olduğum ne yağdı... yaprak olsun, tomurcuk olsun, sıkıntı olmasın, kimsenin yuvasına zarar vermesin... ama sanki biraz fazla yağdı... umarım bu akşam haberlerde su baskını haberleri duymayız.

yağmurlu, nemli bi memlekette büyüdüğüm için yağmurdan bıkkınlık gelmişti... sevmezdim yağmuru... ama bugün evden izlediğim ve halen süren sağanak yağış bana huzur verdi.

Trabzon'daki cocukluğum aklıma geldi. yazlıkta sabah görünen güneş mutlaka  sık sık yağmurla sonlanırdı. Karadeniz kabarır kabarır, denizde bi tek tekne kalmazdı... bense denize karşı bahçede koşturur kayıkhanenin üstünde elimde şemsiye denizi izlerdim...

bi gün hatırlıyorum, sitenin yolunda terliklerimi çıkarıp sağanak altında çamurlu sulara basa basa, balçıktarda ayaklarımı mıncıra mıncıra gezmiştim... ne özgürmüş şimdiki bu hapis yürek...

sabah kalkılır kuzenle güneşlenmek için hazırlıklar yapılır, tam o sırada dağlardan denize doğru bi bulut kütlesi görülür ve duaya başlanır 'allahım ne olur bugün yağmasın' diye... bi yıl öle güzel yanmıştık ki Trabzon'da millet tatile gittiğimizi sanmıştı ey gidi....

o yağmurun sonrası toprak kokusu, havadaki serin nem... ama illaki yapış yapışsın rutubetten... yatak ıslak, pike ıslak, saç kurumaz, fön durmaz...

ha bide keyfin iyi ise allerji der ki şunun bi ağızını burnunu kaydırayım. alakasız bi gün, bi saat başlarsın hapşırmaya... 20 kere arka arkaya hapşırdığımı, hapşırırken tazmanya canavarı gibi etrafımda döndüğümü bilirim. bi tek Trabzon'da allerji oluyorum... artık oraya giderken hep tedirginim. yıllardır uzak olduğum için havası arada bir gitmelerimde hep beni allak bullak ediyo.... şimdi de aklıma yazlığın yağmur oluklarından sağanak sırasında akan suyun sesi geldi...offf offf....çok güzel günlerdi.

tabi böyle güzel camdan izlemek... geçenlerde şantiye için Kumburgaz'dan dönerken bu sağanağın aynısına Avcılar metrobüsüde rastladım... o an ettiğim küfürün haddi hesabı yok. bahar sonuydu sanırım... otobüse doğru ilerlerken başladı. otobüse ulaşana kadar cılk su olmuştum.  metrobüse bi oturdum  soğuk klimaları amca köklemiş... üstümde bi gram kuru alan yok... 1 saat o soğuk esintide dondum... Zincirlikuyu'ya vardığımda tek bi ulaşım aracı yoktu... başladım ağlamaya... şu yaşıma kadar bu kadar üşürken, ıslak ve çaresiz kalmamıştım... 40 dakka sonra bi taksi bulabildim ve çenem titreye titreye eve vardım. işime, mesleğime, beni bu durumda bırakan amir takımına ne geldiyse saydım içimden...

heheheh şimdi de yağmur huzur verdi bak... araba kullanırken yayalara, yaya iken arabalara saydığım gibi... hayat işte anlık yaşananlar ve imkanlarımız kadarı ile bakıyoruz dünyaya... ama şu varki ben herzaman empatisi yüksek bi insanım. arada geç de olsa olaylara dışardan bakıp yargılamamaya calışıyorum. ama insan işte bazen de olmuyo basıyorum küfürü... şu an itibari ile bugünkü ıslak İstanbul iyi geldiiii bea....:)))

11 Ağustos 2012 Cumartesi

TUTULDUM :(

offf off.... uzun bi zaman üstüne gene sırtımı sakatladım. sen misin bi yaşında bebeyle cocuk olan, meee meee diye yerlede yuvarlanan... miyavlar, havlarsın ohh olursana böyle... ahanda belin tutuldu... kucağımda dolandırdım, yürümeye başlıyo diye iki büklüm elimde gezdirdim... yaşlandın mı ayol???

ilk dakkalarda hissettim sırtımda bi ağrı var diye... saat saat büyüdü. evde bulduğum muscorili içtim. ikinci akşam ve dahada fazlalaştı ağrı. bi kas gevsetici daha aldım. haftasonlarım bayılır rezil olmaya. Çok canım yanıyo... :(


9 Ağustos 2012 Perşembe

TAŞLA DEĞİŞTİM

Ağlama kardeş kırdılar seni...
El çekene tanrım bağladı seni
Ömrünü veririm dediğin yiğit
El oldu da bir taşa bağladı seni

Geldi geçti benden aynı hikaye
Bağladığı taşı ben kırdım yeni
Unuttum artık gayri yiğidi
Üzülürüm kalbimi taşla değiştim

Yıllardır hayat yıkıyor beni
Allahın verdiği umut nimeti
Bitmedi bitmeyecek günler geçecek
Bu nimet beni sonunda mutlu edecek

Elimi  sanki ben uzatmıştım
Tutmuştu bırakmaz diye sanmıştım
Artık bu el kime uzanır
Bundan böyle toprağa beden yalnız uzanır

Ruhumun eşini ben ararıken
Millet köprüyü geçti bir konca ilen
Biten bitti, olan oldu
Ruhum da böyle goncayken soldu

Hayırlısıdır der ben hep dururum
Kalbi beni bilsin gerisi yalan
Şu başı bir omuza gayri koymadan
Ölmek yok sevmek var, haydi hayırlısı....

Lusililu




7 Ağustos 2012 Salı

Easy Drive Home :(

Şimciiik... mesaiye kalmış bir vatandaş olarak eve nasıl gideceğim konusunda çaresizim. öğleğin iş icabı Kalamış-Kumburgaz yolunu kullanmak zorunda kalıp trafiğin  yoğunluğudan dolayı yerimden oynayamadım. Şu an ise bu kaçışın çözüm olmadığı dakkaları yaşıyorum... Yani neden İstanbul???? bi çözümünü bulsam huzuru bulacağım limanlara doğru yelken açacam...


Bugün olamadığı için iş arabası ile sabahın köründe Kumburgaz yolculuğuna çıkacam... köprüyü geçmemiş olacam bu sefer tabi lakin bu seferde ticari araç olduğundan dolayı bu akşam evime 2. köprüyü kullanarak gitmek zorundayım... görüldüğü üzere kıpkırmızı... yanay... şu anda vakit biraz geçsin öle işten çıkarım ayağına bloğumda zaman geçiriyorum... ya bu nedir kardeşim...

Yani Kalamış'tan çık 2. köprüyü kullan Kumburgaz'a git ... 2. köprü Anadolu yönünde dönüşümde de  yoğun... Haliç'ten gelsem desem bu yönde Haliç tamirat nedeni ile ulaşıma kapalı... afedersin  ben ne bok yiyim... yarın bugünlük bu kaçtığım mevzu ile yüzleşecem ve hala işteyim... ya ne için bu kadar uğraşıyorum onu bile bilmiyorum...

ahanda "CÖDEVİİ" çalıyooo... adını bilmiyorum ama çoook eski yaaa... babamın eski "super espana" diye yazan  bi kasetinde vardı. yıllardır dinlemiyodum. ayy ağlıyacam... yola mı, çocukluğuma mı şu an itibaren ağlıyim... ühühühühüüh.....

eşşek gibi yıllarca okudum, güzel sanatlar konusunda en yaratıcı, en yetenek vatandaştım hep bulunduğum ortamda... mesleğimi de bu yolda seçtim... ayy be kahbe düzen... konumuz bu değildi pardon....

kaç dakka geçti... püf... bi bakalım yoğunluk haritası nasıl tekrar...hala pok gibi.... ya iş aracının kesin benzini yoktur... genelde bitik bırakıyolar... para basan bi eşek var ya o doldurur... gene püffff....


ya JOY FM gene "easy drive home" dedi melodiler eşliğinde.... ya dalgamı geçiyonuz benle ulennnn....


3 Ağustos 2012 Cuma

Teyze Olmak

ogucuk bugucuk  diye çıkarılan garip sesler artık sahibini buldu... o minik ellerine dokunurken, o arada irkilen vücudunu seyrederken  hissedilen inanılmaz duygu artık benim  ve gerçek. Ben artık ve ilk defa bir teyzeyim :) ... anne yarısı... dert ortağı... paşamla  bir davette dans edeceğim günleri iple çekiyorum.

o kadar savunmasız ve minik ki koklamalara kıyamıyorum...

kendimi bildim bile çocukları çok severim, iyi anlaşırım... hatta beni genelde yaşdaşları sanarlar... yeğenim içinde bir ton planım var... Allah nasip ederse yıllar bizi çok güzel günlere götürecek...

diğer taraftan bebek  denilen varlık ve doğum denilen olay o kadarda basit değilmiş... basit sıfatının yüklenmesi, sıradanlaşması  kadınların büyük bir çoğunluğunun başından geçmesinden ötürü sadece... yoksa inanılmaz bir olay... bir gün önce ablamın karnından elime gelen sabırsız tekmeleri bi gün sonra avuçlarımın içinde oldu... hatta o minik bezelye parmaklarını bile şevkatle ve kıyamaz bi halde yanaklarına deydirdim... bu bi mucize :)


katillerin, tecavüzcülerin, hırsızların velasılıkelam bütün kötü insanların bir zamanlar  böle savunmasız suçsuz bir varlık olmuş olmaları ne kadar garip...

ya teyzelik sendromu geçiriyorum... ablam ve yeğenim için günler hızlı geçsin ve bir an önce toparlansınlar istiyorum. onları bi yeri ağırırken görmek ve hissetmem beni çok kaygılandırıyor... doğalı böle seyredermiş... ben anlamam doğaldan, modaldan.... pöffff....

ya şimdi herşey iyi.... yiyo, içiyo, yatıyo... asıl görevlerim bir kaç aya netleşecek... beni zorlu ve fedakarlık yüklü günler bekliyor... "teyzesi bu gün gelsene, biz davete gideceğiz" diyen sesler kulağımda şimdiden... bizim kerata çok hareketli olursa vay halime... kondisyon ve diyetler bir an önce başlamalı.... yoksa nefes nefese ter içinde kalmalara alışmam gerekecek :)

kıyamam paşama... totoşum, minik böcüküm benim, teyze kurban bal yüzüne  :*


2 Ağustos 2012 Perşembe

Tatil hayali...

bugün hiç işe gelmek istemedim... o kadar zor uyandım ki... ne kadar daha böle sürecek bilmiyorum... iş ev iş ev iş evvv... çok şükür demek gerektiğini biliyorum ama içim öle sıkılıyoo ki....

ben tatile gitmeliyim... 22 tatil günü var elimde.. tabi bi seferde kullanmama izin vermezler... nereye gidecem... bayılırım ertelemelere. ama artık bu ertelemeler sonucu feci bunalmış durumdayım... şu an masaya koyup kafamı uyumak istiyorum...
şöyle sevdiğimle araba yolculuğu yapasım, yoldaki tezgahlardan meyve sebze alasım var.. petrolde durup algida dondurma yiyesim var... o araba kullanırken ona yemek yediresim var... bi sahilde mola verip denize giresim var.... püfff....

kumsallı bi şarkısı dinlemeli... hımmmm.... sözler mühim değil...


1 Ağustos 2012 Çarşamba

Beni o zamanlara ışınlayın....


ya totoşum benim... seni canlı canlı gördüm dinledim ya ölsem de gam yemem... yaşlanmışsın sesinde eskisi gibi değildi ama senin şarkılarının tınısı yeter :D romantik pörtlek gözlü enricom benim....


Aranan Nitelikler....



  • En az 2 yıl mesleki deneyime sahip
  • AutoCAD, Photoshop ve 3D Studio MAX programlarını iyi derede kullanabilen,
  • Çözüm odaklı, takım çalışmasına yatkın ve işi sonuçlandırma kabiliyeti olan,
  • Vizyonu geniş,
  • Aktif araç kullanabilen,
  • Seyahat engeli olmayan,
  • Şehir içi ve şehir dışı şantiyelerde görev alabilecek,
  • Anadolu Yakası'nda ikamet eden,
  • Bay / Bayan adaylar aranmaktadır.

Allahım küfredecem.... vizyonunuza sıçsınlar.... az para çok iş gel vatandaş gel ilanı.... Allah topunuzun ve bu sektörü süründüren çitayı yerlerde gezdirenleri islah etsin... gerim gerim gerinen ben sektörün iyi bir firmasıyım diyenler hala çalışanını asgari sigorta ve zamsız iğrenç maaşlarla çalıştırıyorsa.... 

seyahat engeli olmayan topal gibi bişey mi???... sen bana kalacak yerimi adam gibi sağla, ortamımı adam gibi kur... gitim yerde içecek su, sıçacak wc bulabiliyim en azından dimi... sonrada yaz.... millet gelsin engelsizim diye..... üç kuruşa, yaban ellerde süründür gözü açılmamış tazeleri....

ulan VİZYON ne daha onu bile bildiğini zannetmiyorum....

O da yalanmış, bu da mı yalanmış????

hayatımda ilk defa onun gözlerine bu kadar uzun bakıp daldım... bu zafiyetimi bilip bana hep dikkatlice bakar gözlerimi yakalar ve bırakmazdı... yani bu iletişimin bir anlamı olduğuna inanırdım taki lönk diye beni bırakıp gidene kadar.... sanırım bu onun herkese yaptığı bir oyun... tuttuğunu anladığı günden beri kızları bu yolla kendine bağlıyor ve döt gibi bırakıyor. zaten kendisi de diyor ya "ben ne yapıyim dayanamıyolar"... güdülmem güdülmem diyen adamı işte böle bi adam gelir ters düz eder gider... eline sağlık tekrar.... üzüldüğüm şey  inandığım, vardır, öyledir dediğim hayatı güzelleştiren şeylerin böle korkaklar tarafından çürütülmesi... ya artık bir kaç inancım kaldı sarıldığım... lütfen onlarda  yerin dibini boylamadan bir oluşuma girişiyim... püffff....

İKİ YIL SONRA GENE BU BLOGDA DA DA DA.....

 iki senede bir uğruyorum buralara.... geçmişte yazdığım üç beş yazıyı okuyorum... değiştirmek istediğim bir çok şey aynı... "HAYIRLISI" sözcüğünü dilimden düşürmediğim için sanırsam... ama şunu fark ettim çocukluk neşesi ile yazığım kızgınlık paragraflarım var... sinirli ama bir o kadar mutlu...


benim kalemim sağlamdı... resmim sıkıydı.... hayallerim müthişti... ne oldu bana ... bunu anladım yıllar beni ben yapan şeyleri almış... bir çok şeyi yapmayı bırakmışım... metropolün getirdiği yemem, içme, sıçma hallerine programlanmışım gidiyorum... ve mutsuzum... kendimi unuttum evet unuttum... ve bunu anladığım yeniden başlıyorum dediğim anlar sıklaştı... evet bugün yenidennn..... diyorum. ama neden olmuyor...


eski günlere geri dönemeyecek miyim.... bir kaç artı kilo :D , bir kaç kırışık ve çille beraber... tamam bunlarda benle gelsin ama ne olur o eski içi ışıldayan, karman çorman  kirpiklerimle  bakan koca gözlerim gene öyle baksın....






bekliyorum ama bir şey de yapmıyorum sanırım... toparlanmam üzülmemem hatta bir değişiklik yapıp artık üzmem lazım.... hayalperest, umudu hayallerinde saklı olan kaygı düğümü, adrenalin korkağı şahıs yeter daaaa.....

Shakira ahhh senin kadar olamadık...

evet anılar.... ama keşke ahh anılar derken ki o geçmişe dalış, hep saf bi şekilde yerinde kalsa da  bazı gerçekler aniden o zamanları tahtından indirmese....


deluganlııı... hey gidi... gözde büyütülürrrr.. hey gidi heyyy....


heyyy ben, öncelikle anaçlık ve şefkat huyunu bi dolaba kaldır. umarım bi kaç başa gelen toslama bunu sana belletmiştir...


ama sen bölesin yaaa... döner dolaşır içinde cevher saklı ama hayatın darbesini yemiş toparlanırsa bulunmaz hint kumaşı olur, derin insan aynı benim gibi daha önce paylaşmadığım şeyleri paylaştım ve anladı yaaa diyeceğin birine bulaşır... onu iyileştirmek için elinden geleni yapar ama sonunda  sen hasta olursun ve onu başka hasta edeceği insanlara doğru uğurlarsın...


evet deluganlı bi safın daha duygularını buruşturmuşsun ve o kişinin bloğunu okudum ve benim başıma gelen sendromları, üzüntülerin aynısını yaşadığını gördüm....


yaşıyor da ne oluyor... sen utanmadan bana NABER diye msj atıyosun onu bırakıp da.... sanki bu sümüksü  msja cvp yazacam.... ama hala bi ümit var içimdeee, lan hala şevkat var lanet olsun ki...


oofff.... aynı düşünceler.... ümit bitsin bence...


ANAÇ ARKADAŞIM seni de döt yerine koyan bu şahsa karşı dik dur... yazdığın her bir cümlenin aynısını yaşadım... sevemiyorum ben de demiştir sana.... kendimi toparlamam bi kaç yılı alır da demiştir... sıkıntılarından da bahsetmiştir cin bakışlı yeşil gözleri ve sigara dumanı altında. hiperaktif tavırları, heyecanlı hareketleri.... ey gidi eyyy.... sen de yanındayım demişsindir.... uzaklaşmıştır... aramamıştır... görüşmek istememiştir... haklıdır belki de... ama haksız olduğu yer önüne geleni bu haliyle oynatmaması gerektiğidir ki balık burcuna bu hiç yapılmaz... sonra benim gibi hala toparlanamaz ve toparlanamayan insanları böle takip eder ve avutma istersin... inşallah tekrar mutlu olurusunuz demek isterim ama bu psikolojide bu adamdan bi nane olmaz... şimdilik ancak onu yalnızca Shakira paklar sanırım....