Blogger Widgets

4 Eylül 2012 Salı

ONUR AIR rezaleti!!!!

02.09.2012 İzmir-İstanbul sabah 9:50 uçuşu 7 saat rötar yaptı. Saatler geçmesine, insanların bir yetki ile görüşmek istemesine rağmen Çelebi firmasının yetkililerinden öteye ulaşamadık. Onlarda ONUR AIR bize bu kadar bilgi veriyor diye saatlerce bizi oyladı. Yurtdışı uçak tranferi olanlar kaçırdı. Bilgi alamamamız üzerine yolcuların büyük bir bölümü ONUR AIR kontuarına gitti. Uzun bir süre ilgi göremedik. 

İptal durumunda uçak biletleri 400 TL civarında dolaşıyordu, otobüs firmalarında da yer yoktu. Sonunda hava alanı müdürü kendi çıkıp bir uçak ayarlanacağını söyledi. Saat 15 küsürlerde 16:30 gibi yurt dışıdan gelen bir uçağı bize ayarladıklarını bildirdiler. Bir saatte bulunamıyan 6 kişiyi uçağın içinde bekledik. 


Şirketlerin kalitesi böle durumlarda ortaya çıkıyor. Yaklaşık 5-6 saat hiç bir net bilgi alamadık. Zoraki bir sandöviç ve içecekle son saatte oyaladılar bizi. Bir içecek bi sandöviç için 15-20 tl alınan bir ortamda (4 kişilik bir aileyi düşünürsek) insanların fiili isyanı sonucu midemize bişe girdi.

Bir sitede aynı gün gerçekleşen başka bir ONUR AIR rötarı ve insanların kontuarda yaptığı aşırılık ve isyanı eleştiren insanları okudum. Belliki kaptan ve uçak çalışan ve yetkililerinin de yazdığı bir site. Bu fiili isyanı yapan yolcular için cahil tahammülsüz vs. diyolar. Yurtdışında böle bişi yok paşa paşa bekliyolar rötarları diyolar. Haklılar belki. Fakat söyle de bişi var. İnsanları cahil ve tahammülsüz yapan zincirleme birbirini tetikleyen düzendir. Türkiye de köle gibi çalış ama ota boka vergi ver, trafikte saatlerce sürün havaya benzin ve zaman harca, benzin fiyatlarından da bahsetmiyorum, devlet dairelerinde selam bile vermeyeceğin tavırdaki insanlarla işini halletmeye çalış, ihaleler, paraya dayalı işler rüşvetle yolunu bulsun, dinini yaşayana reklamlı dinciler tarafından Allah'la olan yakınlığı konusunda rütbe verilsin, eşek gibi anan baban baksın, okutsun seni, başarılarla hayata atıl ama sonuç kişisel problemi olan insanlarla idareten çalış, emeğine ne saygı, ne karşılığı doğru olan bir maaş verilsin. 

Haaa gelelim havalimanına... Orda da insan yerine koyulma... insanların isyanda aşırılıkları cahillikten ama tahamülsüz ve diğer  karşılaştırılan ülkelere göre sakinliğimizi bilemememiz belki içimizdeki deli kandan ama gayet belliki diğer ülkelerde olmayan ve Türkiyemde bariz bi şekilde olan halkıyla yükselen ve haklından fazlasıyla aldıkları ile dönen ekonomisi ve bu ülkenin milletinin bu vericiliğe karşılık her kurumda düzeni beklerken kaale alınmaması ve buna karşı olan duruşudur. Bu duruşta kendini bilmez prokovatörleri ayrı tutuyorum. Onlar zaten haklıyen her zaman haksız duruma düşmeye mahkumlar. Saygılar....

Babişim babişim :)

babişim babişim... geçen burdaki eve de ekmek makinası almış.... zırt fiyata 12 taksit diye evden içeri makina ile gerile gerile girdi... düdüküm yaaaaa... bu akşamda mutfakta karşılaştık... övdü de övdü, benimde canım çekti tabi, baba kız ekmek yaptık.


ya ama çileden çıkardı benim. bilmiş kepçe yaaa... çok güzel yapıyorum, sen sus ben çok yaptım diye diye içimi baydı. yani yaptığı istediği ekmek çeşidini seçip kağıttan ölçülere göre malzemeleri içine dökmek. arada gözü kayıyo bi üstteki ekmeğin ölçülerini sölüyo totoşum...

baba yanlış yeri okuyosun diyince dur felan diyo heheheh.... ben çok güzel yapıyorum dedi dedi durdu... ya malzemeler var, ölçü kapları var, içine koyacağımız karıştırma kabı var. ben anlamadım... sevgisini katıyo sanırsam.....  hahahah... bakın çağırıyo beni bi saniye...


hahahah eline kafaya takılan lambalardan almış, bana pişirme safalarını gösteriyo makinanın camına tutarak. şu an karıştı mayalanıyo :D  3 saat 40 dakka var... bakalım kaç defa daha bağıracak içerden... ilk tecrübem tam buğday ekmeği... ayyyy labne elimde bekliyorummmmmmm...

21 Ağustos 2012 Salı

Bayram Sonrası Çarşambası :(

bugünü pazartesi sanarken kesin ve ani bi cümle ile hayallerim yıkıldı... günlerden hangisi bilmemeyi özledim derken  2 gün tatil görünce bu kadar kendimi kaybedeceğimi düşünmemiştim.... ablam bugün SALI dedi, inatlaştım, hayır pazartesi dedim... ama cep telefonuma bakınca dank etti gözüme yumruk gibi... yarın iş vardı... İŞŞŞŞŞŞŞŞ......


hala o tranvayı atlatamadım... uyumak istemiyorum sabah olmasın diye ama saat 23: 51 püf yaaa...

sümüklü FIRAT gibi 'sıç-bok, sümük, popo... ' diyesim geldi, dedim de sanırsam... :o

işe gitmek istememek günah ki.... Allah'ım sen koru, dinimiz amin...... ehe ehe......


18 Ağustos 2012 Cumartesi

MASTER OF....

Master of hayatı erteleme, anı kaçırma, kendine güvenmeme, karasızlık, iradesizlik, sucu kendinde arama vs....

o geçsin sonra, bu olsun öyle derken geçti güzelim yıllarım... istediğim bi şey var hayatta, bunu dile getiridiğim dakkalarda isteğim için uğraşsaydım 10 kez bu amaca ulaşmıştım....

ooff off.... ertelemelerimin birini artık sonlandırma kararı aldım ve uyguladım.... İzmir'ime gidiyorum 5-6 yıl üstüne... yıllar geçti bi çok şey değişti... ama iki gün önce uçak biletimi aldım haftaya ordayım... huzurun yıllardır zirve yaptığı siteme gidiyorum... yalnız olacağım, belki yakın bir arkadaşım bi kaç gün bana eşlik edecek....  çok özlediğim insanlar var orda onlarda beni yalnız birakmıyacak sanırım :)

çok güzel uçsuz bucaksız tatiller geçirdim izmirde... o yüzden çok severim orayı... hayatımın bir döneminde orda yaşamak bile istiyorum ara ara....

kuzimle çok eğlenceli zamanlarım oldu... denizi, güneşi, site gençliği, biraz kuşadası, biraz çeşme, biraz izmir derken  zamanın nasıl geçtiğini anlamaz ayın kaçı, günlerden hangisi bilmezdim... denizi harikadır. en son iki samimi arkadaşımı da alarak gitmiştim siteye ve çok eğlenmiştik...

gene oralar beni bekler... arkadaşlar teker teker aradı, bu sene gel hadi özledik diye... inşallah huzurlu sakin bi hafta geçiririm... buna çok ihtiyacım var. işten o kadar bunaldım ki son hafta asabiyet fışkırdım... işsiz, güçsüz olmak da sıkıntı belki ama bi kaç ay bana kimse dokunmasa dertsiz, tasasız sadece kendimle ilgileneceğim bi dönem olsa... bu kadarı olmıyacak sanırım...

tatil programı konusunda çok kötüyüm...  millet aylar öncesinden hazırlıyor tatil planlarını... insan  o günü bildiği için o güne ulaşma ümidi ile çalışyor. ben ise son dakka... bu nedenlede ne zaman yapacam şu tatili diye diye bunala bunala çalışıyorum....

hayat buymuş sanırım yılda 2 hafta tatil ki bu 15 günü de aynı dönemde alamıyorum... ya ne için yaşadığımızı sorgulamaya başladım son bi yıldır... galiba gençlik isteği bitti bu düzen için... dannn diye gerçek hayatın ta kendisini tanıdım... tamda dann değil, sindire sindireeeee...

bi süre hiç bişe düşünmek istemiyorum iş ile ilgili...

artık bi kendimi İzmir'e atayım tatilin içini orda dolduracam inşallah... 6 yıl dile kolay, bakalım uzun yıllardır görmediğim insanlar ne kadar değişmiş... beni görünce şok olacaklar :) :(






12 Ağustos 2012 Pazar

SEVERMİŞİM YAĞMURU

Kurban olduğum ne yağdı... yaprak olsun, tomurcuk olsun, sıkıntı olmasın, kimsenin yuvasına zarar vermesin... ama sanki biraz fazla yağdı... umarım bu akşam haberlerde su baskını haberleri duymayız.

yağmurlu, nemli bi memlekette büyüdüğüm için yağmurdan bıkkınlık gelmişti... sevmezdim yağmuru... ama bugün evden izlediğim ve halen süren sağanak yağış bana huzur verdi.

Trabzon'daki cocukluğum aklıma geldi. yazlıkta sabah görünen güneş mutlaka  sık sık yağmurla sonlanırdı. Karadeniz kabarır kabarır, denizde bi tek tekne kalmazdı... bense denize karşı bahçede koşturur kayıkhanenin üstünde elimde şemsiye denizi izlerdim...

bi gün hatırlıyorum, sitenin yolunda terliklerimi çıkarıp sağanak altında çamurlu sulara basa basa, balçıktarda ayaklarımı mıncıra mıncıra gezmiştim... ne özgürmüş şimdiki bu hapis yürek...

sabah kalkılır kuzenle güneşlenmek için hazırlıklar yapılır, tam o sırada dağlardan denize doğru bi bulut kütlesi görülür ve duaya başlanır 'allahım ne olur bugün yağmasın' diye... bi yıl öle güzel yanmıştık ki Trabzon'da millet tatile gittiğimizi sanmıştı ey gidi....

o yağmurun sonrası toprak kokusu, havadaki serin nem... ama illaki yapış yapışsın rutubetten... yatak ıslak, pike ıslak, saç kurumaz, fön durmaz...

ha bide keyfin iyi ise allerji der ki şunun bi ağızını burnunu kaydırayım. alakasız bi gün, bi saat başlarsın hapşırmaya... 20 kere arka arkaya hapşırdığımı, hapşırırken tazmanya canavarı gibi etrafımda döndüğümü bilirim. bi tek Trabzon'da allerji oluyorum... artık oraya giderken hep tedirginim. yıllardır uzak olduğum için havası arada bir gitmelerimde hep beni allak bullak ediyo.... şimdi de aklıma yazlığın yağmur oluklarından sağanak sırasında akan suyun sesi geldi...offf offf....çok güzel günlerdi.

tabi böyle güzel camdan izlemek... geçenlerde şantiye için Kumburgaz'dan dönerken bu sağanağın aynısına Avcılar metrobüsüde rastladım... o an ettiğim küfürün haddi hesabı yok. bahar sonuydu sanırım... otobüse doğru ilerlerken başladı. otobüse ulaşana kadar cılk su olmuştum.  metrobüse bi oturdum  soğuk klimaları amca köklemiş... üstümde bi gram kuru alan yok... 1 saat o soğuk esintide dondum... Zincirlikuyu'ya vardığımda tek bi ulaşım aracı yoktu... başladım ağlamaya... şu yaşıma kadar bu kadar üşürken, ıslak ve çaresiz kalmamıştım... 40 dakka sonra bi taksi bulabildim ve çenem titreye titreye eve vardım. işime, mesleğime, beni bu durumda bırakan amir takımına ne geldiyse saydım içimden...

heheheh şimdi de yağmur huzur verdi bak... araba kullanırken yayalara, yaya iken arabalara saydığım gibi... hayat işte anlık yaşananlar ve imkanlarımız kadarı ile bakıyoruz dünyaya... ama şu varki ben herzaman empatisi yüksek bi insanım. arada geç de olsa olaylara dışardan bakıp yargılamamaya calışıyorum. ama insan işte bazen de olmuyo basıyorum küfürü... şu an itibari ile bugünkü ıslak İstanbul iyi geldiiii bea....:)))

11 Ağustos 2012 Cumartesi

TUTULDUM :(

offf off.... uzun bi zaman üstüne gene sırtımı sakatladım. sen misin bi yaşında bebeyle cocuk olan, meee meee diye yerlede yuvarlanan... miyavlar, havlarsın ohh olursana böyle... ahanda belin tutuldu... kucağımda dolandırdım, yürümeye başlıyo diye iki büklüm elimde gezdirdim... yaşlandın mı ayol???

ilk dakkalarda hissettim sırtımda bi ağrı var diye... saat saat büyüdü. evde bulduğum muscorili içtim. ikinci akşam ve dahada fazlalaştı ağrı. bi kas gevsetici daha aldım. haftasonlarım bayılır rezil olmaya. Çok canım yanıyo... :(


9 Ağustos 2012 Perşembe

TAŞLA DEĞİŞTİM

Ağlama kardeş kırdılar seni...
El çekene tanrım bağladı seni
Ömrünü veririm dediğin yiğit
El oldu da bir taşa bağladı seni

Geldi geçti benden aynı hikaye
Bağladığı taşı ben kırdım yeni
Unuttum artık gayri yiğidi
Üzülürüm kalbimi taşla değiştim

Yıllardır hayat yıkıyor beni
Allahın verdiği umut nimeti
Bitmedi bitmeyecek günler geçecek
Bu nimet beni sonunda mutlu edecek

Elimi  sanki ben uzatmıştım
Tutmuştu bırakmaz diye sanmıştım
Artık bu el kime uzanır
Bundan böyle toprağa beden yalnız uzanır

Ruhumun eşini ben ararıken
Millet köprüyü geçti bir konca ilen
Biten bitti, olan oldu
Ruhum da böyle goncayken soldu

Hayırlısıdır der ben hep dururum
Kalbi beni bilsin gerisi yalan
Şu başı bir omuza gayri koymadan
Ölmek yok sevmek var, haydi hayırlısı....

Lusililu